Monthly Archives: October 2013

Nâzım Hikmet Symposium (24-25 October 2013)

The Centre for Turkish Literature at Bilkent University is currently hosting a symposium on Nâzım Hikmet titled “The Role of Nâzım Hikmet, Poet of the Motherland, the World and the Human, in the Turkish and World Literatures” (“Vatan, Dünya ve İnsanlık Şairi Nâzım Hikmet’in Türk ve Dünya Edebiyatındaki Yeri”). Among the participants, Nedim Gürsel, Murat Belge, Dr. Aron Aji, Prof. Dr. Semih Tezcan, Hilmi Yavuz, Prof. Talât Halman, and Mahmut Temizyürek.

http://www.zaman.com.tr/kultur_nazimin-rusca-siiri-ilk-kez-sempozyumda-okunacak_2155515.html

2 Comments

Filed under Senza categoria

The Cevdet Kudret Poetry Prize 2013 Goes to Fırat Caner

The Cevdet Kudret Prize is assigned each year to a different literary form, from theatre to novels and poetry, in short all the form used by the poliedric author Cevdet Kudret (1907-1992) in his long career. This year the book Zeval by the poet Fırat Caner was chosen by the jury members Hilmi Yavuz, Egemen Berköz, Cevat Çapan, Güven Turan and Metin Celâl. The jury motivates the decision stressing the “bold, dense and harmonious poetic language” of Caner. (http://www.cevdetkudretodulleri.com/basin-duyurusu/). The prize ceremony will take place on the 3rd November 2013 at the Tüyap Book Fair in Istanbul.

Leave a comment

Filed under Senza categoria

Poesia cipriota contemporanea: Mehmet Yashin

Antonio Blunda

Mehmet Yashin, nato a Nicosia, Cipro nel 1958 e considerato uno dei maggiori poeti di lingua turca della sua generazione, proviene da una famiglia di commercianti cipriota, duramente colpita dai conflitti che hanno insanguinato la storia dell’isola.

Durante i fatti del Natale 1963, numerosi membri della sua famiglia furono uccisi, deportati o dichiarati dispersi.

Ha studiato scienze politiche, storia e letteratura nelle Università di Ankara, Istanbul, Atene, Birmingham e del Middlesex.

La sua prima raccolta (titolo francese “Soldat mort mon amour”) è dedicata “a tutte le vittime delle guerre di Cipro”. Quest’opera, pubblicata nel 1984 e pluripremiata (Premio di poesia dell’Accademia turca, Premio di poesia “A. Kadir”), è stata bandita nel 1986 dal regime militare. Yashin, espulso dal paese, ha potuto farvi ritorno solo nel 1993.

L’antologia “Constantinople n’attend plus personne”, tradotta da Alain Mascarou per i tipi di “Bleu Autour”, raccoglie una selezione delle poesie e dei saggi…

View original post 428 more words

Leave a comment

Filed under Senza categoria

#dirensanat, or: Literature, Politics and the Long Wave of Gezi Park

Virtually all the literature periodicals of Turkey published in the last three months have dealt with the Gezi protests in reportages of various length. Edebiyatta Üç Nokta, the literary journal directed by Cenk Gündoğdu, has even devoted a 200-page new issue to the recent wave of anti-governmental protest in Turkey. The issue published two days ago has four sub-sections, and in the editor’s preface titled “This is not a demonstration” (directly referring to Magritte’s “Ceci n’est pas une pipe”), Cenk Gündoğdu points out that each decade has its own peculiar poets. Starting from the “Second New” wave, he names Ataol Behramoğlu, Ahmet Telli, Nevzat Çelik, Emirhan Oğuz, and in the 1990s küçük iskender, as embodying the spirit of the decade. The question that comes to the fore is obviously “where was poetry while people were protesting in Gezi Park?”. From the linguistic point of view, the protests have been extremely creative.

Poets, scholars, and journalists of very different backgrounds have been discussing what has changed with the protest in the intellectual life of the country. Stella Morgana has offered a different perspective, analysing the Italian reflection of the protests. Ahmet Erhan, Çiğdem Sezer, Sina Akyol, Betül Tarıman, Cihan Oğuz, Mesut Aşkın, Alper Gencer, Didem Gülçin Erdem, Cengiz Kılçer, Selahattin Yolgiden, Cihat Duman, Müslim Çelik, Mustafa Atapay, Faris Arşivlik have contributed to the issue with their poems. Probably the biggest merit of this issue of Edebiyatta Üç Nokta is to open a confrontation on the linguistic and literary aspects of the protest, stimulating the reader with multi-faceted analyses and valuable contribution in verse.Immagine

Leave a comment

Filed under Senza categoria

İlhan Berk’s Home on Tour!

İlhan Berk's Home on Tour!

Next Thursday 10 October 2013 at the Nazım Hikmet Kültürevi of the Municipality of Nilüfer, Bursa, an exceptional exhibition will be inaugurated: the “Visit to İlhan Berk’s Home” is a fascinating voyage across personal belongings, books, photos, manuscripts, of the leading figure of the “Ikinci Yeni” poets İlhan Berk (1918-2008). From the Bodrum house where the poet had spent the last years of his life, the objects have been transported to Bursa in occasion of the exhibition, to which Ahmet Berk, son of the poet, has contributed together with the poet Gonca Özmen. Open until the 20th of November 2013, the exhibition intends to bring the visitor in direct contact with Berk’s daily life.
The bibliography of the English translations of his poems is available on the İlhan Berk Wikipedia entry http://en.wikipedia.org/wiki/%C4%B0lhan_Berk
Enjoy the visit!

Here is the Turkish text of the press release of the exhibition, written by the poet Gonca Özmen, who curated the exhibition together with Ahmet Berk:

“İLHAN BERK’E EV ZİYARETİ
Anma Sergisi

Nilüfer Belediyesi Nazım Hikmet Kültürevi– BURSA

Açılış: 10 Ekim 2013 Perşembe Saat:20.00
Sergileme Süresi: 11 Ekim – 20 Kasım
Küratörler: Ahmet Berk – Gonca Özmen

İlhan Berk ölümünün 5. yılında, Bodrum’dan Bursa’ya taşınıyor. Şiirleri, resimleri, kitapları, defterleri, çalışma odası, fotoğrafları, giysileri ve özel eşyaları ilk kez Bodrum dışına çıkıyor. 10 Ekim – 20 Kasım tarihlerinde, Bursa’da Nilüfer Belediyesi Nazım Hikmet Kültürevi’nde; şeylerin, nesnelerin, taşların, çamurun, çöpün, evin, odanın, kapının, pencerenin, duvarın, tavanın, merdivenin, masanın, kâğıt kalemin şairine, İlhan Berk’e bir ev ziyareti yapılabilecek.

Doğadaki her şeye, her nesneye yazılacak bir şey diye bakan İlhan Berk, bunun sıkıntısını yaşar ve yazmak onun için bir mutsuzluk kaynağı ya da “cehennem” olur. Yazmanın/yazamamanın verdiği bu sıkıntıdan da resim yaparak kurtulur. Resim yapmak haz veren bir oyundur sanki onun için. Şiirde de olduğu gibi, bir yapı kurmak derdi yoktur. Bu nedenle rahattır; beğenmezse yırtar, atar. Kendisi şöyle dile getirir bu durumu: “Bu yeryüzünde, mutlu olduğum bir tek şey var: Resim yapmak. Büyük bir mutluluk duyuyorum resim yapmaktan. Aşkın, yaşamanın ta kendisi benim için resim yapmak. Resim yaparken deliler gibi seviniyorum, göneniyorum. Her şeyi, her şeyi unutabiliyorum, yaşamın ta göbeğinde gibiyim. (…) Niçin bu? Resim benim sorunum değil de onun için mi? Kendimi onunla kanıtlamak, doğrulamak istemeyişimden mi geliyor bu mutluluk? Öyle olacak.”

Resim yaparken, tuvale gereksinim duymaz. Çok değişik boyutlarda ve renkte kağıt, karton, duralitin yanı sıra zarflar, kitap kapakları, kitaplarının sayfaları ve ambalaj kağıtları, şiir yazdığı kağıtlar gibi ne bulursa onun üstüne çizer genellikle. Mavi siyah ve çini mürekkebin yanı sıra bazen pastel kullanır; siyah kâğıt/karton üzerine beyaz guajla yaptığı figürler de vardır. Boyadan çok çizgiye önem verir resimlerinde. Resimlerinin iki ana izleği kadın ve çıplaklıktır. Yalnızca çıplak kadın bedenini ve kışkırtıcı cinselliğini çizmeye değer bulmuştur. Kadın bedenini de çevresinden ve diğer nesnelerden soyutlayarak çizmiştir. Bedeni çarpıtılmış kadın figürlerindeki çizgilerinde doğal bir akış vardır. Kadın bedenini çizerken sınır tanımaz; ışığı, gölgeyi, var olan akademik resim kurallarını umursamaz. 4 Aralık 1977 tarihli günlüğünde şöyle yazar: “Ben resme çocuk gözüyle baktığım için, yanlışları da bu yüzden seviyorum. Yanlışlarla doludur benim yaptığım resim. Yanlışları düzeltmek ise aklımdan geçmez.” Örneğin bir resmine damlayan kahvenin bıraktığı lekeleri aynen bırakmış, sanki bir kolaj oluşturmuştur.

Yetinmeyen biri oldu hep İlhan Berk. Sadece şiir yazmakla, sözün betimlediğiyle, göstermeye çalıştığıyla yetinmedi; imgeyi sözden çizgiye de taşıdı. Şiirde nasıl verili olanı, gerçekliği kendince görüp, bozup, isteyince yeniden yazdıysa, resimlerinde de aynı şeyi yaptı. Şiirde örtüklük taraftarıydı, resimde çıplakları yeğledi. Sayıları, harfleri bile resimmişçesine görendi o. Bakmaya, “gözleri görmeye doymayan”lardandı. Yazının cehenneminden resme sığınıyor, çizerken mutlu oluyordu. İlk sergisini 1976’da Galeri Baraz’da açan Berk,‘Mademki çağ görsellik çağı, işte benim gördüğüm, alın seyreyleyin!’ diye düşündü.

10 Ekim Perşembe saat: 19.00’da Bursa Nazım Hikmet Kültürevi’ndeaçılacak “İlhan Berk’e Ev Ziyareti” adlı sergide, şairin resimleri, el yazısı şiirleri, defterleri, ilk baskı kitapları, fotoğrafları ile özel eşyalarını görebilecek, hayatını sanata adamış bir ustanın yazdıkları ve çizdiklerinin ne denli üstüne başına benzediğine tanıklık edeceksiniz. Onun evrenine bir kapı aralığı bu sergi. Dünyasına bir dalış.
“Gözlerinizi dört açın, yaman şeyler göreceksiniz.” diyordu Abidin Dino. Öyle olacak yine! ”

 

See also http://kitap.radikal.com.tr/Makale/ilhan-berk-bursaya-tasiniyor-380253

Leave a comment

8 October 2013 · 21:22

Efe Duyan, “Centro chiamate” (“Çağrı Merkezi”)

In occasione del suo trentaduesimo compleanno, pubblico la traduzione di una poesia di Efe Duyan tratta dal suo libro “Tek Siirlik Asklar” (“Amori da una sola poesia”, 2012). Buona lettura!

 

Centro chiamate

 

benvenuti

per ritornare al giorno in cui ha conosciuto i Suoi compagni di scuola

digiti il Suo numero fortunato

per i giorni in cui correva in giardino senza mai stancarsi

digiti tutti i numeri in ordine sparso

per i vetri appannati delle trattorie da camionisti

digiti l’anno delle ultime vacanze estive trascorse in famiglia

 

tutti hanno avuto momenti molto incresciosi

non comunichi a nessuno il numero che sta digitando

per le colazioni con té e fagottini sul prato dell’università

riagganci immediatamente ed esca sul balcone

per lamentele sul passare ansiogeno del tempo

prego tenere premuto lo zero con tutta la forza possibile

se si è accorto di non ricordare con esattezza Suo nonno

prego si guardi allo specchio

 

per l’odore di polvere nelle librerie dell’usato

pronunci la terza lettera del nome

di un lavoratore salariato analfabeta

per la sarta del vostro quartiere

trovata morta fra i vestiti sforacchiati

attendere prego

 

per quell’attimo di cui non conosce il seguito

in cui sfiorava il collo della donna dei suoi sogni

premere e ripremere lo stesso numero

dopo il bip

 

e il giorno dopo essere stati lasciati

scriva cento volte sul taccuino non mi innamorerò mai più

biiiiip

 

Çağrı Merkezi

 

hoş geldiniz

okul arkadaşlarınızla tanıştığınız güne dönmek için

lütfen uğurlu sayınızı tuşlayınız

bahçede yorulmaksınız koşturduğunuz zamanlar için

rastgele tüm rakamlara basınız

kamyoncu lokantalarının buharlı camekânları için

ailecek çıkılmış son yaz tatilinin yılını kodlayınız

 

herkesin vardır çok utandığı anlar

tuttuğunuz rakamı kimseye söylemeyiniz

üniversite çimlerinde çay ve poğaçalı kahvaltılar için

hemen ahizeyi bırakıp balkona çıkınız

 

zamanın apar topar geçmesinden şikâyetçiyseniz

lütfen tüm gücünüzle sıfıra bastırınız

dedenizi tam hatırlamadığınızı fark ettiyseniz

aynaya bakın lütfen

 

sahafların tozlu kitap kokusu için

okuma yazma bilmeyen bir işçinin

adındaki üçüncü harfi söyleyiniz

yırtık pırtık elbiseleriyle ölü bulunmuş mahalle terziniz için

lütfen bekleyiniz

 

uykunuzdaki kadının

boynuna dokunduğunuz o sonrası bilinmez an için

biip sesinden sonra

arka arkaya aynı sayıya basınız

 

terk edildiğinizin ertesi günü

deftere yüz kere bir daha âşık olmayacağım yazınız

biiip

2 Comments

Filed under Senza categoria

karayazı edebiyat 23. sayı

Add your thoughts here… (optional)

karayazı edebiyat

karayazı 23

View original post

Leave a comment

Filed under Senza categoria